paylaş
FaceBook

http://islamisigi.de/images/onmenuresimleri/hz-adem-as-logo.png


 

Hz. Adem-in Kur-an-da Anlatılan Kıssasından Bazı Ders ve İbretler

Hz. Adem-in Kur-an-da anlatılan kıssası, bütünüyle yaratılışın ve insanlığın hikâyesidir. İnsan hayatının nasıl başladığını, nasıl devam etmesi gerektiğini ve nereye varacağını haber veriyor. Âdem kıssası, insanın yüksek mertebesini, kendisine melekler dahil bütün yerdeki varlıkların hizmet ettiği yeryüzü halifeliğini ve bunun sorumluğunu hatırlatıyor. Yeryüzünde halife kılınan insan, ancak emanet yükünü hakkıyla taşırsa bu görevini hakkıyla yerine getirebilir. Adem kıssası, insanı Allah-ın emrine uymaya, yasaklarından kaçmaya alıştırıyor, İblis-in düşmanlığını hatırlatıyor.

Kaybedilen cenneti yeniden bulmanın yolu, İslâm-ın tanımını yaptığı takva elbisesini kuşanıp müttakîlerden olmaktır. Bu ahlak, yeryüzünü de insan için cennet haline getirecektir. Müttakîlerden kurulu bir toplum, saadet/mutluluk toplumudur. Takva sahibi  mü-minler, her devirde asr-ı saadeti yaşayan, saadeti asra taşıyan kutlu insanlardır. Müttakîler için hazırlanmış olan ebedîlik cenneti, geçici olan dünya cennetinde kazanılır. Dünyayı kendisi ve çevresi için cennet gibi yapanlar, Ahiret cennetine adaydırlar. Ebedîlik cenneti, ancak bir bedel karşılığı kazanılır. Bu bedeli mü-minler nefisleriyle, İblisle ve Allah-ın   düşmanlarıyla,   her  şartta   ve   her  imkânda   mücadele  ederek,   hiç   kimsenin kınamasına aldırmadan Allah-ın emrini yerine getirerek öderler. Hz. Adem-in cennet hayatı, bu gerçeklerin işaretlerini vermektedir.  
Çıplaklık şeytandandır. O, Hz. Adem-i ve eşini cennette kandırarak onları elbiselerinden soydu, ayıp yerlerini ortaya döküp onları utandırdı. Bu olay, aynı zamandan hem günah işlemenin insanı sıkıntıya sokacağına, hem de şeytanın insanı elbiselerinden soyarak ona daha rahat hâkim olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle Kur-an insanları bu konuda uyarmaktadır: "Ey Âdemoğulları, şeytan, anne-babanızın ayıp yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belâya uğratmasın." (7/A-râf, 27)
Bilinmeli ki, avret yerlerini örtmek ve namusu korumak ölçüsü, insana verilmiş önemli nimetlerden ve yüceliklerden biridir. Değerini anlayanlar için böyledir ama, hayvanlar örtünme gereği  duymazlar.  Hz.  Ömer-in  rivayetine  göre  Peygamber  Efendimiz  şöyle  buyurdu:  "Kim (uygun) bir elbise bulursa onunla (gereği gibi) örtünsün. (Giyerken), elbise köprücük kemiğine gelince; -Beni giydiren, kendisiyle avret yerimi örten ve hayatıma (o elbise ile) güzellik kazan Rabbime hamdolsun- desin." (Tirmizî, İbn Mâce ve Ahmed bin Hanbel, naklen: İbn Kesir, 2/12) 
İblis, çıplaklığı insanları avlamak için bir tuzak olarak kullanıyor; ağına düşürdüğü kurbanlarının da takvâ elbisesinden sıyrılıp ayıplarının ortaya dökülmesine çalışıyor. Onları Rablerinin huzurunda, insanların içerisinde rezil ediyor. Mü-min, takva elbisesi ile ruhunu, hayatını ve edebini koruma altına alır. İman ve takva ile Allah-ın istediği gibi bedenini örtüp, haysiyetini, iffetini, şerefini ve fıtrattaki yüceliğini korur (7/A-râf, 26). İblis ve yandaşları İslâm-ın getirdiği tesettür/örtünme ölçüleriyle savaşırlar. Çünkü örtüsüzlük, insanları, toplumları ve nesilleri bozmaya götüren önemli yollardan biridir. Günümüzdeki İblis taraftarlarının dillendirdiği "tesettür siyasal ve dinsel bir simgedir." ifadesi doğru kabul edilebilir; ancak açıklık ve çıplaklık da şeytanî bir simge ve haram tanımazlığın, ahlâksızlığın alâmeti değil midir?

“Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra da ondan kendi eşini var etti

ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi...."(Zümer 39/6. ayrıca bakınız:Şûra 42/11)

"Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan, ondan da eşini yaratan

ve her ikisinden de  bir çok erkek ve kadın türetip-yayan Rabbinizden korkup

sakının..."(Nisa 4/1)

Âyetler, bütün insanlığın bir tek nefisten yaratıldığını açıkça ortaya koymaktadır. İlk insan yaratılmış, ondan da kendi eşi ve her ikisinden  de bilinen doğal yolla, sayısız erkek ve kadınlar yaratılmıştır, yaratılmaya devam ediyor. (Hucurât 49/13)

Tefsirciler üç âyette geçen 'tek bir nefis' (A'raf 7/189, Zümer 39/6, Nisâ 4/1) sözünden maksadın hz. Âdem, ondan yaratılanın da eşi olduğunu söylerler. (İbni Kesir, MuhtasarTefsir, 1/254, 2/73, F. Râzî, Mefâtihu’l-Ğayb, Ter. 2/388, Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 7/214, Alûsî, Rûhu’l-Meâni, 23/240, Beydâvî, Tefsir, 1/199, 370, 2/320, Zamahşerî, el-Keşşâf, 1/451, 2/179, M. H. Tabatabâî, el-Mîzan, 4/144)

Kimilerine göre de burada geçen 'tek nefis' ihtimaldır ki kadın erkek olarak insan

cinsidir. Zira her iki eş bir araya gelir ve neslin devamı sağlarlar. Her bir insane aralarında fark olmayan bir anne ve bir babadan yaratılmışlardır.

Kuşkusuz ki Allah (cc) dilediğini dilediği gibi yaratır. O'nungücü her şeyeyeter. Ancak bilindiği gibi bütün canlılar için doğal üreme yolları vardır. Bu Allah'ın onlar için tesbit ettiği değişmez yasasıdır.

hz. Âdem'in ve eşinin yaratılması ise ilk olmaları dolaysıyla budoğal yolun dışında başka bir şekilde olmuştur.  hz. Âdem (a.s.) anasız babasız topraktan, eşi yine anasız-babasız hz. Âdem'den (fakat bunun nasıl olduğunu bilmiyoruz), hz. İsa (a.s.)bir anadan babasız (Âli İmran 3/59), diğer bütün insanlar da bir ana ve babadan yaratılmaktadır. Böylece Allah (cc) bütün yaratma şekillerini göstererek bu konudaki kudretine dikkat çekmektedir. (İbni Kesir, M. Tefsir, 1/287)

İlk insanın topraktan yaratıldığına Kur'an'ın anlattığı gibi inanan bir kimse, onun öldükten sonar dirileceğine de inanır. İlk yaratılışı yapmaya gücü yeten Rabb, ikinci bir yaratılışı da yapabilir. Şüphesiz bu O'nun için zor değildir. (Yâsîn 36/78-79, ayrıca bakınız: Rûm 30/27, 10 Yûnûs 10/4)

Birkaçâyetteinsanınbirnutfeden (dölsuyundan) (Abese80/19. Kıyâme75/37. İnsan78/2. Yâsîn36/77. Nahl 16/4.Necm52/46),

Bir kaç âyette insanın once topraktan, sonar bir nutfeden (Mü’min40/67. Kehf18/37. Hac 22/5. Fatır34/11),

Bir yerde süzülmüş balçıktan,ya da balçığın özünden yaratıldığı, sonar onun (nutfe’nin) döllenmiş halde rahime yarleştirildiği söyleniyor. (Mü’minûn 23/12-14)

“Âyetler gayet açık, “her insan nutfeden yaratılıyor. Her insan genellemesine hz. Âdem de dahildir. Öyleyse o da nutfeden yaratıldı. O da bir döl yatağında şekillendi. Onun da bir babası vardır” diye bir sonuca ulaşılabilir mi?

Böyle iddia edenler var.

Ancak insanın yaratılışı ilgili âyetler bunlarla sınırlı değil. Şöyleki: Kur’an yeryüzünde halife olarak yaratılan ilk insanın hz. Âdem olduğunu söylüyor.

“Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.

Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.

Melekler: Ya Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin, dediler.

(Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.

Hani biz meleklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu.”(Bekara 2/30-34)

Görüldüğü gibi yeryüzünde halife olarak yaratılan ilk insanın hz. Âdem olduğu ayetlerin akışından yoruma veya farklı anlamaya meydan vermeyecek kadar açıkça anlaşılıyor.

Bir başka yerde Allah (c.c.) meleklere bir beşer (insan) yaratacağını söylüyor.

“Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben kupkuru bir çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan bir insan yaratacağım."

"Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"

Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler.

Fakat İblis hariç! O, secde edenlerle beraber olmaktan kaçındı.

(Allah:) Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir? dedi.

(İblis:) Benşekillenmiş kara balçıktan yarattığın bir insana secde edecek değilim, dedi.

Allah şöyle buyurdu: Öyle ise oradan çık! Artık kovuldun!”(Hıcr 28-34)

Allah (cc) burada meleklere, âyette “hame-i mesnûn” olarak geçen şekillenmiş kuru balçıktan bir beşer yaratacağını, onun yaratılışı tamamlanınca secdeye kapanmaları gerektiğini, ama iblisin secde etmediğini anlatıyor.

İblisin secde etmeme gerekçesi ise: Beşerin şekillenmiş kuru balçıktan, yani topraktan yaratılması.

Bu âyetlerde topraktan yaratılan ve meleklerin kendisi için secde etmeleri gereken kişinin hz. Âdem olduğu da gayet açık.  

Aynı olayı A’raf sûresinde bizzat hz. Âdem’in adı anılarak anlatıldığını görüyoruz.

“Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik. İblis'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı.

Allah buyurdu: Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi.

Allah: Öyle ise, "İn oradan!" Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! çünkü sen aşağılıklardansın! buyurdu.”(A’raf 7/12-14)

Aynı gerçek bir başka yerde şöyle anlatılıyor:

"Hani Rabbinmeleklere: 'Âdem'esecdeedin' demişti. İblisindışında (hepsi) secdeetmişlerdir. (İblis) demiştiki: "Ben çamurdan yarattığın kimseyesecde edermiyim?"(İsrâ 17/61)

Görüldüğü gibi Kur’an çok açık bir biçimde hz. Âdem’in topraktan yaratıldığını açıklıyor.

Bu açık âyetlere rağmen onun da diğer nefisler gibi bir nutfeden (döl suyundan) yaratıldığını söyleyip ona bir baba aramak  bu apaçık âyetlere ters düşmek değil midir?

hz. Âdemin yaratılışı ilgili açık (muhkem) âyetler olmasa, kaynaklarda geçen bilginlere ait rivâyetler olsa, insan itiraz edebilir. Farklı bir görüşe, farklı bir yoruma sahip olabilir. Nihayet insanlara ait görüşlerin mutlak doğru olmadığı bilinen bir gerçektir.

Kur'an, Rabbimizin insanı topraktan yaratmaya başladığını ve onu en güzel bir şekilde düzeltip biçime soktuğunu haber veriyor:

"Ki o, yarattığı şeyi en güzel yapan ve insanı da çamurdan yaratmaya başlayandır.

Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır.

Sonra da onu tesviye etti (düzeltip bir biçime soktu) ve ona ruhundan üfledi.

Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne kadar az şükrediyorsunuz."(Secde 32//7-9)

Burada da söz konusu edilen kişi (Allahua’lem-Allah dahaiyibilirki) hz. Âdem’dir. Allah (c.c.) insanı yaratmaya onların ilk tipi olan babaları hz. Âdem’i topraktan yaratarak başladı.

Kur'an, hz. Âdem'in topraktan, yani onun çeşitli evrelerden ve bazı işlemlerden geçirildikten sonra yaratıldığını söylüyor ama detaylı bilgi vermiyor.

Bilindiği gibi Kur'an'ın üslûbu, kıssanın gerektiği kadarını, mesajı muhataba ulaştıracak miktarını vermektir. Kur’an, hüküm, hikmet, ibret alma ve mesajın ulaştırılmasına faydası olmayacak ayrıntılara girmez.Önemli olan da Kur'an'ın sembolik bir dille insanların gözlerinin önüne serdiği bu gibi olaylardan ibret almak, bu sembollerin arkasında saklı olan anlamlara ulaşmaktır. Kıssa ifadeleriyle ulaştırılan ilâhi mesajı ve bildirilen  hükmü anlamaktır.

Kur'an'ın üzerinde durmadığı ve bir başka yolla da isbat edilmesi mümkün olmayan konularda bildirildiği kadarla yetinmek gerekiyor. Elbette Kur'an bütünlüğü içerisinde kıssaları mantıklı bir şekilde ve ilâhi vahye uygun olarak yorumlamak, bazı sonuçlar ve dersler çıkarmak, Kur'an'dan yararlanmayı ve imanı kuvvetlendirmeyi sağlayacaktır. Ancak zorlama yorumların Kur’an mesajının önünde engel olduğunu da unutmamak gerekir.

Âyetlerden anlaşıldığı kadarıyla hz. Âdem'in yaratılışı yedi merhalede gerçekleşti:

Birincisi: Türab (toprak) evresi,

İkincisi: Tîn (çamur) aşaması,

Üçüncüsü: Tîn-i lâzib (yapışkan cıvık çamur) aşaması,

Dördüncüsü: Hame-i mesnûn (değişken balçık) aşaması.(Hame; cıvık çamurun yoğrulduktan sonra biçim verilmeye uygun duruma geldiği balçık demektir

Beşincisi: Sülâletin min tîn (süzme çamur) merhalesi,

Altıncısı: Salsâlinke’l-fehhâr (ateşte pişmiş kuru çamur) aşaması. (Fehhar; toprağın ateşte pişmiş çömlek, çini, porselen gibi haline denir.)

Yedincisi: Parçaları birleştirme (tesviye) ve ruh üfleme (beşer kılma) safhası.

Bir başka deyişle; yaradılışın başlangıcı, biçime sokma ve olgunlaştırma, hayat verme safhaları. (Mevdûdî’den nak. A. Vedud-Muhsin, Kur’anve Kadın, s:43)

hz. Âdem’in yani ilk ilk insanın yaratılışı böyle.

Kur'an, birkaç âyette insanın topraktan yaratıldığını açıkca söylüyor.

"Kendisiyle konuşmakta olanar kadaşı ona dediki: 'Seni topraktan yaratan, sonra da bir damla sudan yaratan, sonra da senidüzgün (eliayağıtutan, gücü kuvvetiyerinde) bir adam kılan (Allah)ım ıinkâre diyorsun?"(Kefh 18/37)

"Sizi topraktan yaratması da O'nun âyetlerindendir. Sonrasiz (yeryüzünde) beşer olarak yayılıyorsunuz."(Rûm 30/20)

Bu âyetlerde ilk insanın topraktan yaratıldığınamı, yoksa bütün insanların topraktan gelen maddelerden yaratıldığınamı işaret ediliyor belli değil. Ancak Secde 7, Kehf37 ve Rûm 20. âyetlerde, insanın yaratılmaya topraktan/çamurdan başlanıldığının söylenmesi, ilk insanın otantik yapısına işaret olmuş olabilir.

Bu arada bazı âyetlerde hz. Âdem’in yaratılışı ile insanın yaratılışının içiçe anıldığınıda unutmamak gerekir. (Bakınız: A’raf 7/12)

'Tîn', toprağın su ile karışımıdır ki buna çamur veya balçık denir. Bu herkes tarafından bilinen birşeydir. Buna göre ilk insanın ve diğer canlıların yaratılışında suyun da rol aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Nite kim Kur'an şöylediyor

"İnkâr edenler, göklerle yer bitişik halde iken bizim onları birbirinden ayırdığımız ıve her canlı şeyi sudan yarattığımızı group düşünmedilermi? Yine de inanmazlar mı?"(Enbiyâ 21/30) 

Bir başka âyette ise şöyle deniyor: 

"İnsanı bir sudan yaratıp onu, soy-sop yapan O'dur. Senin Rabbin her şeye güçyetirendir."(Furkan 24/54) (Buradaki su ile bütün canlılara hayat veren tabiattaki sular kasdedilmiş olabilir. Elmalılı H. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili (sad.), 5/79)

            Her şeyin ve insanın sudan yaratıldığını söyleyen bu âyetlerden ve « İnsan nutfeden yaratıldı/yaratılıyor, buna Âdem de dahildir » iddiasından yol açıkarak şöyle diyebilir miyiz ?

« Kur’an « Herşey ve insan sudan yaratıldı » diyor. Öyleyse insanların aslı sudur,  onlar sudan  gelişiyorlar. Ya da insanın topraktan yaratıldığını söyleyen âyetlerden hareketle « İnsan topraktan  ortaya çıkıyor ».

Demek ki insanın babası su ve ya topraktır?

Böyle bir iddia neredeyse ezelî olan bir gerçeği, insanın doğal yolla dünya gelme hakikatini yalanlamak olmaz mı ?

Denilebilir ki ; ama âyetin insanın sudan ve topraktan yaratıldığını söylüyor. O zaman âyetlerde çelişki mi var ?

Hayır âyetlerde de çelişki yok. Âyetler hem ilk insanın yaratılışındaki ilâhi kudrete ve hikmete, hem insanın yapısındaki sudan ve topraktan gelen maddelere, öze, gıdalara, elementlere, bunların nasıl harika bir düzenle biraraya gelip insan oluşlarına dikkat çekiyorlar. Ya da buradaki sudan maksat dölsuyu da olabilir. (Allahua’lem)

Kelimelerin sözlük manalarına takılıp kalmak âyetleri anlamayı zorlaştırır. Buradaki maksadı diğer âyetlerle birlikte anlamaya çalışmak gerekir.

“İslâm bilgi sistemi gayb ve şehadet gibi iki sütuna dayanır. (Haşr 59/22) Gayb imanın, şehâdet ilmin konusudur. Akıl yürütme ve mantık yoluyla gayb konularında varılacak sonuç  spekülasyondan ve zandan öte hiç bir değer taşımaz. Spekülasyon yapılan alan imanın konusu olan gayb alanıdır ve Kur’an bu tür her yoruma “gaybı taşlamak” adını verir.” (İslâmoğlu. M. Kur’an’ı Anlama Yöntemi, s: 324)

Bundan asırlar önce Allah’ın bildiği bir zamanda, O’nun bildiği bir mekanda olan bir olayı biz ancak Kur’an’ın haber verdiği kadar bilebiliriz. Ondan ötesi insan için gaybtır ve imanın konusudur, bilginin konusu olması mümkün değildir.

Yeryüzünde bir halifenin, bir beşerin yaratılması konusunda Kur’an’ın dediğinden fazlasını bilmiyoruz. Yüce Yaratıcı kendi hikmetini gereği olarak âlemi/yeryüzünü yarattı, dayadı döşedi, hazır hale getirdi (A’raf 7/11), sonra insanı halife olarak - Kur’an’da anlatıldığı gibi- yarattı. Her şeye gücü yeten Allah’ın insanı topraktan, ya da topraktaki cevherlerden yaratmaya da gücü yeter. Mü’minler buna böyle iman ederler.

Her insanın nutfeden yaratıldığı gibi Âdem’in bir nutfeden yaratıldığını kabul edelim, yani onun da babası vardı diyelim. O zaman insanların şu soruyu sorma hakları doğmaz mı?

Peki o zaman “onun babası, yani Âdemin dedesi kimdi, onun babası kimdi, onun dedesi kimdi, onun babası kimdi, onun dedesi kimdi?”

Bu saçma soruların sonu gelmez.

Tıpkı Allah hakkında demogoji yapanların sorduğu gibi: “Allah’ı kim yarattı? Onu da bir yaratan var denilse, peki onu kim yarattı derler. Onu da daha güçlü birisi yarattı denilse, peki onu kim yarattı?” derler.

Bu gibi sorular sonsuza kadar uzar gider ve bundan bir sonuç çıkmaz.

Zihni bu kadar yoracağımıza “Allah (c.c.) kitabında anlattığı gibi “Âdemi topraktan, insanları tek bir nefisten yarattı, yaratmaya devam ediyor. Her insanın bünyesinde de sudan ve topraktan gelen öz ve cevher mecuttur” desek ve teslim olsak yetmez mi?

Hz. İsa’yı babasız yaratan (Âli İmran 3/59), el-Bedî’ ismiyle yeri ve gökleri var eden (Bekara 2/117. En’am 6/101), el-Fâtır ismiyle  yokluğu yarıp içinden varlığı çıkaran (En’am 6/14. Yûsuf 12/101. Fâtır 34/1. Zümer 39/46), el-Fâlıku’l-Habbi ve’n-Nevâ ismiyle tohumdan ve çekirdekten canlıları çıkaran (En’am 6/95, 96), el-Hâlık/el-Hallâk ismiyle yeri ve gökleri (İbrahim 14/32. İsrâ 17/99. En’am 6/1. A’raf 7/54 v.d.), yerdeki her şeyi, yani bütün mahlukâtı (Bekara 2/29. En’am 6/101. Furkan 25/2. Kasas 28/60, Secde 32/7. v.d.) yaratan, kısaca her şeyi yaratmaya gücü yeten (Bekara 2/20, 106, 109, 148. Âli İmran 3/26, 29, 165. Mâide 5/17, 40, 120 v.d.) Yüce Yaratıcı; ilk insanı topraktan, ya da topraktaki cevherlerden, elementlerden, sonra insanı sudan veya topraktan süzülüp gelen özden (sülâleden) yaratmaya gücü yetmez mi?

İman edenlerin bu konuda bir şüphesi olur mu?

Sorumlu olmadığımız ve aslını asla bilmediğimiz konularla uğraşmak “gaybı taşlamak” olmaz mı?

   Son söz

"Fetebâreke'llahuahsenu'lhâlikîn-Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne yücedir." (Mü'minûn 23/14)

883">