paylaş
FaceBook

http://islamisigi.de/joomla-images/orta/kizarkadas.jpg
Üniversiteli dört kız arkadaş vardır. Üçü bir araya gelip bir gün iftar yapalım diyorlar. Bir evde buluşuyorlar. Çok güzel bir iftar geçiriyorlar, eğleniyorlar, gülüyorlar. Sonra diyorlar ki bir eksiğimiz var. Mediha yoktu bugün. "Yarın gidelim, çat kapı kapısını çalalım ona iftara gidelim" diyorlar. 

Mediha çalışkan bir üniversite öğrencisi. Hatta arkadaşları sürekli dersten kaçıp Gülhane Parkına gitmek istediğin de O bir şekilde onları ikna edip derse getirmeye çalışıyordu. 

Ertesi gün 3 kız arkadaş Mediha'nın evine gidiyorlar. Tabi kapıyı çalacaklar, Mediha kapıyı açacak. Çok güzel bir karşılama, şaşıracak, mutlu olacaklar, beraber iftar yapacaklar. Bir sürü hayalleri var. Kapıyı çalınca, Mediha kapıyı açınca bütün hayaller bir anda sönüyor. Mediha şok olmuş bir vaziyette onlara bakıyor. 'Neden geldiniz? Ne işiniz var burada?' der gibi bakıyor aslında birazda. O sırada arkadaşlardan bir tanesi havayı yumuşatmak için "O içeriden çok güzel kokular geliyor. Yoksa annen kadayıf mı yaptı?" diyor. O sırada Mediha'nın annesi kapıya doğru geliyor. Mediha'nın annesi kapıya gelince, Mediha biraz mahçup, biraz sıkıntılı "Anne" diyor "Sınıftan arkadaşlarım. İftara

gelmişler bize." Annesi de buyur ediyor içeriye "Buyurun." diyor. 

 

Üç kız arkadaş içeri geçtiklerinde gördükleri manzara bir anda bütün heveslerini, bütün heyecanlarını bitiriyor. Çünkü yerde eski bir halı, halının üzerinde tahta bir sofra ve sofranın etrafında dört küçük çocuk. Ve sofranın üzerinde de bir tepsinin içinde bayat ekmeklerden yapılmış Ekmek Makarnası var. 4 küçük çocuk misafirleri görünce hemen kaçışıyorlar. Belki de üzerindeki eski elbiselerden utanıyor birisi, belki birisi üzerindeki pijamadan utanıyor. Ama bir anda dağılıyorlar. 

Sonra iftar vakti geliyor. İftar vakti geliyor ama üç kız arkadaş eve geldiklerine bin pişman. O ağızlarına aldıkları her lokma, o yumuşak ekmekler boğazlarından demir gibi geçiyor. 'Ne yaptık, niye geldik?' diyorlar. 'Keşke gelmeseydik.' diyorlar içlerinden ama gelmiş bulunuyorlar bir kere. Mediha'nın annesi sırf böyle, biraz da durumu kurtarmak için "Yaa aslında ben bugün tarha yapacaktım. Aslında kıyma almıştım köfte yapacaktım ama işte tüpçü tüpü geç getirdiği için yapamadım. " diyor. Bunu duyan küçük çocuk, evin en küçüğü gerçekten bunlar var mıydı bizim dolabımız da diye mutfağa koşuyor. Dolabı açıp bakıyor, bakıyor ki hiçbir şey yok. Bir öfkeyle dolabı kapatıyor ve annesine kızarmış, dolgun gözlerle bakarak sofraya tekrar oturuyor. 

O gün 3 kız arkadaş sofradan nasıl kalkıyorlar, eve nasıl dönüyorlar bilemeyiz. Ama gidişleri sanki bir düğüne gider gibi ama dönüşleri bir cenaze evinden döner gibi. Evlerinde sahura kalkıyorlar ama sahura kalktıklarında boğazlarından hiçbir şey geçmiyor. Hatta bir arkadaşın gözyaşları önündeki yemek tabağına damlıyor. Ve ertesi sabah okula gittiklerinde ilk teneffüs bir araya geliyorlar, durumu anlatıyorlar. Diyorlar ki boğazımızdan hiçbir şey geçmiyor. Çünkü orada bir ev var ve o ev de bir çocuk. 

Diyorlar ne yapalım? Bir şeyler yapalım. Mediha'ya yardım edelim. Acaba diyorlar 'Para mı versek? Parayla mı destek olsak?' Ama Mediha onurlu bir insan. Para vermek onun onurunu kırar. Yani bir iş yapalım derken, kaş yapalım derken göz çıkarmayalım, diyorlar. Ve kendi aralarında bir karar veriyorlar. Mediha'nın evinin bulunduğu bir markete gidip marketçiyle küçük bir anlaşma yapıyorlar. Diyorlar ki "Biz size bir miktar para verelim, siz bununla bir Ramazan kumanyası hazırlayın, onların evine götürün. Sanki sizin böyle bir kampanyanız varmış, Ramazan da böyle bir güzellik yapıyormuşsunuz gibi götürün." Gerçekten bunu da yapıyorlar. Marketçi götürüyor Mediha'nın evine bırakıyor bu eşyaları, Ramazan kumanyasını. 

Ertesi gün Mediha okula geldiğinde çok mutlu. Diyor ki "O gün geldiğinizde hazırlıksız yakalandık. Annem çok güzel şeyler yapacaktı ama siz ansızın geldiğiniz için bir şey yapamadık. Ama yarın iftara gelirseniz bize çok güzel bir iftar yaparız beraber. Ve ertesi gün iftara gittiklerinde o gün buzdolabını açıp hayal kırıklığı yaşayan küçük çocuk diyor ki "Annem çorba yaptı, annem pilav yaptı. Annem şunu da yaptı, bunu da yaptı. Annem tatlı da yaptı. +

Ve belkide bu Ramazan bizim gidip kapısını çalmamız gereken birileri var. Gitmemiz lazım, o kapıyı çalmamız lazım. Belki bir çocuk o gün sevinmek istiyor. Belki bir anne çocukları o sofraya baktığın da... Hadi gelin bu Ramazan birilerinin kapılarını çalalım, bir şeyler yapalım. 

883">