paylaş
FaceBook

Emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker yapmak cennette peygamberler ve şehidlerin bile gıpta edeceği bir makama ulaşmaya vesile olmaktadır. Enes (R.A) şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamber (S.A.V) buyurdu ki: “Peygamber ve şehid olmayan, fakat kıyamet günü, Allah-u Teala katındaki derece itibarlarından dolayı nurdan minberler üzerinde oturan, peygamber ve şehidlerin kendilerine gıpta ile nazar ettikleri kimseleri size haber vereyim mi?” Ashab: “Ya Resulallah! Onlar kimlerdir?” diye sordular.

Hz. Peygamber (S.A.V) de şöyle devam etti: “Onlar, Allah’ı insanlara sevdiren, insanları da Allah’a sevdiren ve yeryüzünde nasihatçılar olarak dolaşan kimselerdir.” Bunun üzerine bir kimse: “Ey Allah’ın Resulü! Onlar Allah’ı insanlara sevdirirler. Fakat insanları Allah’a nasıl sevdirirler?” diye sordu. Bu soru üzerine Hz. Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu: “Onlar insanlara iyiliği emredip kötülükten nehyederler. İnsanlarda bu nasihatçılara itaat ettikleri zaman Allah-u Teala da kendilerini sever.” (Beyhaki)

Buradan da anlaşılmaktadır ki, emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker yapmak cennette peygamberler ve şehidlerin bile gıpta edeceği bir makama ulaşmaya vesile olmaktadır.

Cennet-i alaya ulaşmak içinde cennetin anahtarını bilmek gerekir. Buhari’nin rivayet ettiği hadis-i şerifte Vehb b. Münebbih’e: “Cennetin anahtarı La İlahe İllallah kelime-i tevhidi değil midir?” diye soruldu. Bunun üzerine Vehb b. Münebbih şöyle buyurdu: “Evet La İlahe İllallah kelimesi cennetin anahtarıdır. Fakat muhakkak ki her anahtarın dişleri vardır. Eğer dişli anahtar getirirsen o sana kapıyı açar. Eğer dişleri bulunan bir anahtar getiremezsen o anahtar sana kapıyı açmaz. Anahtarın dişleri; Allah-u Teala’yı tevhid olan (La İlahe İllallah) kelimesi ile Allah’ın emrine itaat edip yasak ettiklerindende kaçınmaktır.”

Hülasa olarak; Allah-u Zülcelal azamet sahibi olduğundan dolayı, yarattığı cennetinde ne kadar güzel olduğunu ancak kendisi bilir. Bütün bu yazılanlardan da anlaşıldığı üzere günah-lar insanı cennetten uzaklaştırır, Salih ameller ise insanı cennete yaklaştırır. İnsan bu hakikatı bilirse ne kadar çok amel yaparsa yapsın yine de azdır. İnsan daima cenneti talep etmeli, bunun içinde Salih amel işlemeli ve günahlardan uzak durmalıdır.

Unutmayalım! insanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Cennet mü’minler için huzur ve güven yeridir.

O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanlar cennet nimetleri ile mutlu olacak, inkar edenler ise korkunç azap ve hüsrana uğrayacaklardır.

Ayet-i kerimede; “Beni zikredin, bende sizi zikredeyim.” (Bakara; 152) buyurulmuştur. Bizim O’nu zikretmemiz, dünyadayken O’nun emirlerine itaat edip, Salih amelleri işleyip günahlardan kaçınmamızdır. O’nun bizi zikretmesi ise, bu zor yerlerde imdadımıza gelmesi ve bizlere yardım etmesidir.

O halde Akıllı bir insan gibi nefsine sor; cennet bahçelerinde huzur ve zevkle dolaşmak mı, yoksa cehennem çukurlarında azap çekmek mi ister? Tabi ki nefis güzel olanı, cennet bahçesini ister.

O zaman anlatılanları sadece okumakla kalma, kalp gözüyle görerek yaşa ve o gün için salih amel işleyerek hazırlık yap. Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah’ın rızasıdır.

 

883">